İlişkide denge bozan döngüler
İlişkide denge bozan döngüler, “ebeveyn ya da çocuk”, “efendi ya da köle” rollerine girmek!
Hiyerarşik bir ilişkide aynı anda iki tane yetişkin yoktur, karşılıklı denk bir duruş sergilenemez. Yetişkinlerin yapmaları gereken gerçekçi sınırlar üzerine konuşabilmek, kendini duyurmak yerine, ara ara ortaya çıkan ses yükselmeleri, uzaklaşmalar, pasif agresif tutumlar, küslükler görülebilir.
Zaman geçtikçe kişi konumundan dolayı kendini “mağdur” hissederken ötekini gözünde “zalim” görür. Ancak bu sürdürülebilir değildir, mağdur olanın şiddetli patlamasıyla tersine döner. Mağdur zalimleşir ve zalim olanı mağdur eder.
İlişkide denge bozan döngüler, “ebeveyn ya da çocuk”, “efendi ya da köle” rollerine girmek
Karşılıklı sorumluluk alabildiğiniz denk bir yetişkin ilişkisi kuramadıkça, geçmişten alışık olduğunuz hiyerarşik bir döngünün içine doğru çekilirsiniz. Kendinizi “ebeveyn ya da çocuk”, “efendi ya da köle”, “kontrol eden ya da kontrol edilen” şeklinde konumlandırabilirsiniz. Yetişkin İlişkisinde uçlara savrulmak ilişki dinamiklerini bozar. Gerçekçi sınırları olan ve güvende hissettiren bir ilişki inşa edilemez ve
sürdürülemez.
Bir taraf fazlasıyla vericiyken, devamlı anlayışlı olmaktan bıkabilir, yorulabilir ve duygusal karşılık göremediği için partnerine öfkelenebilir, vericiliğini sürdüremediğinde kabul görmeyeceğinden korkabilir. Diğeri ise sürekli bakım bekleyen, destek ihtiyacı olan bir konumda durdukça, bir süre sonra kendi
muhtaçlığından rahatsız olabilir, yetersiz hissedebilir, kendini partnerine bağımlı hissettikçe, İçten içe öfkelenip onu suçlayabilir, hem de partnerinin kendisinden bıkıp, sırt çevirme ihtimalinden kaygı yaşayabilir.
Zamanla her iki taraf da ilişki içinde yıpranır, rahatsızlık artar, kendini mağdur edilmiş gören taraf (iki taraftan herhangi biri olabilir) isyan eder, ötekini zalim ilan eder ve ilişkide süregiden ilişki tersine döner! Mağdur olan zalimleşir ve zalim olanı mağdur eder!
Eğer gerçek benliğinizin kabul görmeyeceğine inanmışsanız, içinizi dürüstçe açtığınızda, en gerçek halinizle var olduğunuzda sevilmeme tehlikesi sizi korkutabilir. İlişkilerinizde maskeler takabilir, yetersizliklerinizi, sır olan gerçeklerinizi, sahici istek ve arzularınızı gizleyebilirsiniz. Kendinizi gizlediğinizde ihtiyaçlarınızı partnerinize sağlıklı şekilde duyuramazsınız. Kendini gizlemek, içini aç(a)mamak, gerekli anlarda cesaret gösterip zorlayıcı konuşmaları yap(a)mamak, “anlaşılmama”, “duyulmama”, “görülmeme” ile ilgili geçmişten gelen duygusal yaralarınızı deşer, sizi tetikler, ilişkide ihtiyaç duyduğunuz, sizi rahatlatacak sınırları çizemezsiniz.
Gerçekçi sınırlarınızı duyuramadığınız bir ilişkide çatışmalardan kaçınabilir ya da bir süre sonra öfkeyle patlayarak tepkiler verebilirsiniz. Kendiniz gibi olamadığınız ilişkilerde aidiyet geliştirmez, heyecan duyamaz, güçlü bağlar inşa edemezsiniz.
Kendi gerçekliğinizi saklarken dışarıya gösterdiğiniz ikame karakterinizi “gerçek benliğiniz” sanabilirsiniz. Örneğin ilişkide aşırı verici bir konumdaysanız “ben ilişkilerimde verici olmayı seven, fedakar biriyim”, “sorunları hep çözen tarafım”, “güçlüyüm, tek başıma her zorluğun üstesinden gelirim”, “desteğe ihtiyacım yok kendi kendime yeten biriyim” diyebilirsiniz.
Eğer İlişkide uzak duran, kaçıngan davranan ve gerektiği gibi sahiplen(e)meyen bir taraftaysanız “özgürlüğümün kısıtlanmasına izin vermeyen biriyim”, “katı sınırlar çizebilirim çünkü kendime saygım var”, “partnerim istedi diye esnememek güçlü karaktere sahip olmanın göstergesidir”, “ya kontrol edersin ya da kontrol edilirsin”, “bana değer veren kişi istediğim şeylere de uymalıdır” diyebilirsiniz. Oysa bu kimlik tanımları güvende hissetmek için geliştirdiğiniz psikolojik savunma mekanizmalarınıza hizmet eden ve onları besleyen tanımlardır/maskelerdir.
Savunma mekanizmalarınızla ilişkide yine alışık olduğunuz “kontrol eden ya da kontrol edilen”, “efendi ya da köle” rolüne bürünebilir, bildiğiniz konumdan ilişki kurarak partnerinizi bir anlamda “test edebilirsiniz”. Yani ilişkide bilinçaltı şekilde taktığınız ikame maskeyi “gerçek benliğiniz” zannedersiniz. Taktığınız “ikame maskeler”, gerçek benliğinizi gizledikçe, paradoksal şekilde kendi güvensizliğinizi daha da besler.
Güvenlik sandığınız stratejiler sizin için tehdidin kendisine dönüşebilir. Aslında bir ilişki sürdüğünde taktığınız maskeler her halükarda zamanla aşağı inecektir. Yakınlık arttıkça kabul görmeme tehdidi, size kendini daha güçlü hissettirir, yıprandıkça toleransınız düşer. Bir ilişkide bağlarınızın her an kopmasından korktuğunuzda aidiyet geliştiremez, ilişkide köklenemez, coşku hissedemez, hem partnerinize, hem de kendinize güvenmezsiniz! Tutunduğunuzu hissedemediğiniz ilişkilerde bir ayağınızı hep kapının dışında hissedebilirsiniz.
Gerçek benliğinizi açmada güçlük yaşamanız, gerçeklerle temas edebilme kapasitenizi kısıtlar. Kendinizi objektif değerlendirememek, sağlıksız tutumlarınızı size meşrulaştırır, sizi bir şekilde “haklı çıkmak” zorunda bırakır. İhtiyaçlarınızı duyurmadığınız İlişkide kendinizi anlama sorumluluğunu partnerinizin üstüne devredebilirsiniz. Kendi içinizde tanımlamada güçlük çektiğiniz ihtiyaçlarınızı, sizin yerinize onun anlayıp öngörmesini, sizin yerinize gidermek için onun çaba sarfetmesini bekleyebilirsiniz.
Bu durum bir nevi ağlayan bir bebeğin anlayamadığı sıkıntısını yatıştırmayı ebeveyninden bekleyişine benzeyebilir. Bu durumu ilişkide “özel hissetmek”, “ayrıcalıklı davranılmak” diye tanımlayabilirsiniz. Oysa gerçek benliğinizle yüzleşemedikçe tanımlayamadığınız gerçek ihtiyaçlarınızı gidermeye yönelik olmayan hiçbir çaba sizi gerçek anlamıyla tatmin etmez.
İçsel dünyanızda kendi tanımlayamadığınız duygu ve ihtiyaçları sizden daha iyi anlamak, yetişkin ilişkisinde partnerinizin sorumluluğunda olamaz! Gerçek ihtiyaçlarınızı dikkate almadıkça onlara öncelik veremez, üzerine konuşamaz, gerekli diyalogları kuramazsınız. Kendinize sahip çıkmamış, kendinizi anlamamış, gizli kalan dünyanızı çarpıtarak ortaya koymuş olursunuz. Hatta destekleyici bir partnerin çabaları dahi böyle durumlarda size “anlaşılmamış” ve “tatmin olmamış” hissettirebilir. Dile getirilmemiş ihtiyaçlarınızla örtüşmeyen destek çabaları gözünüze sıradan gelebilir, size “partneriniz ne kadar uğraşsa da tatmin olamadığınızı” düşündürebilir.
İkame benliğinizden sıyrılarak gerçek benliğinizin yetersizlik ve kırgınlıklarıyla temas edebilmek belki acı verici olabilir ve rahatsız eder. Çünkü “gerçek benliğinizi dikkate almak”, “ona öncelik vermek”, “ilişkide kendini duyurmak” demek; aynı zamanda hata ve
zayıflıklarınıza da dönüp bakmayı, onlar için daha fazla sorumluluk almayı, yeri geldiğinde tıkanıklıklar üzerine dürüstçe konuşabilmeyi, sizin kontrolünüzdeki sorunlarda elinizi taşın altına koymayı, ilişkide daha sağlıklı ve olgun yollar geliştirmeyi gerektirir. Kendinizle böyle ilişki kurmak, olgun bir yetişkin İlişkisinde gerekli olan yaklaşımdır.
Hiyerarşik olmayan denk bir yetişkin ilişkisinde çiftler ilişkideki ortak alana duygusal, maddi ve manevi açıdan birlikte katkı sağlayabilmeli, ilişki içindeki değerleri gözetebilmelidir. Bunu yapabildiğinizde partnerinize ona değer verdiğinizi, saygı duyduğunuzu, hassasiyetlerini dikkate aldığınızı gösterirsiniz. Ortak çaba harcamak ilişkiyi kendi gözünüzde değerli hale getirdikçe, ilişkinizi daha fazla gözetmeyi, korumayı istersiniz. Bu zamanla, deneyimsel olarak geliştirilmesi gereken bir süreçtir. Başlangıçta partnerinize kendiliğinden hissettiğiniz aşk ve coşkudan daha farklı bir alandır. Emek vererek inşa ettiğiniz karşılıklı ve koşulsuz sevginin göstergesidir.
Bazen çiftler duygusal iniş çıkışlar yaşalar dahi aralarındaki inşa edilmiş bağ onları korur, sahip olduklarını daha fazla gözetme gücünü içsel olarak hissederek daha yapıcı tutumlar sergileyebilir, hem de bunu zamanla birbirlerine öğretebilirler. İlişkide saygı artar, iki taraf da kendi sınırlarını açıkça ifade edebilirken bu aralarındaki bağı zayıflatmaz. Böyle bir ilişki size gerçekten özgür hissettirir. Görüldüğü gibi sevgi, güven, özgürlük gibi kavramlar kendiliğinden değil zamanla, emekle, dürüstlükle inşa edilebilen şeylerdir.
Sizler de ilişkinizde problemler yaşıyor ve artık baş edemiyorsanız, https://yekpsikoloji.com.tr ‘den bizlere ulaşıp, randevu alabilirsiniz .